Bir terzi arkadaş, Mübârekler’le bize aynı kumaşdan aynı renk palto dikmişti. O zemânlar genç ve zayıfım. Bir gün nasılsa Mübârekler paltoyu giymek istiyorlar. Bakıyorlar palto dar. Acabâ kilo mu aldım diyorlar. Meğer kendilerininki içerde kalmış. Mübârekler o arkadaşı arıyor ve kardeşim kumaş al gel, bir palto diktireceğim, diyor. Arkadaşımız, paltonun Enver abiye ait olduğunu anladığı hâlde, edebinden; efendim bu palto sizinki değil demiyor, olur efendim, yeni bir palto yaparız deyip ölçüyü alıp gidiyor. Şu saygı ve edebe bakın. Bu arada hanımanne Hocamızın paltosunun içerde olduğunu söyleyince, tekrar arkadaşı arıyorlar ve bir yanlışlık oldu kardeşim, o kumaşı Abdülhakîm abiye palto yapın diyorlar.
Âb-ı Hayat – 1005
Enver abim buyurdular ki;
Mübârekler, börek gibi ekmek nev’inden şeyleri elle yerlerdi. Mübârekler akşam iftarlarını açar açmaz; “Neveytu-savme ğaden” diyerek ertesi günkü oruca niyyet ederlerdi. İftar sofrasında dâimâ şu şeklde dua ederlerdi; Yâ Rabbî, Ramezân-ı şerifde afv ve mağfiret eylediğin kulların meyanına dâhil eyle. Ramezân-ı şerîfin şefâ’atine nâil eyle.
ali zeki osmanağaoğlu