Bir bayram günü bir arkadaşımızın evine sohbete gittik. Mübarekler feyzden bahsettiler. Büyüklerin kalbinden feyz gelir, evliyanın kalbinden feyz alınır efendim, buyurdular. Ev sahibi arkadaşımız kalktı ve; Efendim, bu feyz nasıl bir şey? Mesela, ben feyz alıyor muyum, almıyor muyum, nereden bileceğim? dedi. Eyvah dedik ama çok güzel bir soru. Hepimizin buna ihtiyacı var. Mübârekler cevap verdiler; Kardeşim, eğer kalbinize feyz geliyorsa, bütün dünyayı, her şeyi resim gibi görürsünüz, ha varmış, ha yokmuş. Eğer o feyz yoksa, her şey size diken gibi batar, buyurdular. Öyle ya, şimdi âşık olan bir insan, büyüklere aşkı var, Peygambere aşkı var, Allaha aşkı var. Ne görür ? Hiçbir şey görmez, sadece güzel şeyler görür. Eğer bunda nasibi yoksa, “Abi, gözlüğün ters duruyor, kaldır…” der, yani ufak bir şeye bahane bulur. Onun için, sevgi kar gibidir, kar nasıl bütün pislikleri örter, çöpleri göstermez, mis gibidir. İşte, muhabbet elde etmek için de Mektûbatı çok okumak lâzım, büyüklerin hayatını çok okumak lâzım, arkadaşları çok sevmek lâzım. Çünki, kaybettiğimiz şey sevgidir. Çok şey öğrenebiliriz. Şeytan da çok şey öğrendi, ama öğrendikleri ile beraber Cehennemin dibine gitti. Neden? İhlâsı yoktu çünki…
Âb-ı Hayat – 1039
Enver abim buyurdular ki;
ali zeki osmanağaoğlu