Enver abim buyurdular ki;
Beylerbeyi’nde bir bakkal vardı. Namazını kılan birisiydi. Bir gün vapurdan inince, o da dükkânın dışındaymış. Selam verdim. Beni durdurdu, bir dakika Enver bey sana bir şey soracağım, dedi. Seni görünce hep Hilmi Bey aklıma geliyor dedi. Ben de doğru Hocamıza gittim. Hocamıza haber verdim. Çok iyi, buyurdular. Bu, hem sizin için, hem de bizim için iyidir, buyurdular. İsim, müsemmayı hatırlatmalıdır. İnsanlar hayatta neye düşkünlerse onunla anılırlar. Onun için, düşkün olduğunuz şeye çok dikkat edin. Paraya düşkün olanlar parayla anılırlar. Dünyaya düşkün olanlar çok kaybedecekler.
Kalplerin devası, şifası, sadece ve sadece Allah’a âşık olmaktır. Allahü tealaya bağlanmaktır. Onun kullarını Allah için sevmek, Onun düşmanlarını Allah için sevmemektir. Cenab-ı Hakkın sevgisine, rızasına en yakın, en kestirme yoldan kavuşturan amel ve ibadet de; evvela buğd-u fillah, sonra hubb-u fillahtır. Cenab-ı Hak kendi düşmanlarına karşı duyulan nefretten o kadar memnun ki; İsa ‘aleyhisselam’a buyuruyor ki; Yerdeki gökteki bütün mahlûkların ibadetlerini yapsan, düşmanlarıma buğz etmedikten, dostlarımı sevmedikten sonra, bu amellerin hiç kıymeti yoktur. Peygamberine “aleyhisselam” söylüyor.
ali zeki osmanağaoğlu