Enver abim buyurdular ki;
Bid’at, dine insan elinin değmesidir. Bid’at ehli ile sohbet yok, tartışma yok, yüzüne bakmak yok, selam vermek yok, mümkünse bulunduğu şehir bile terk edilmelidir. Sadece kitap verilebilir. Günahkara, kumar oynayana, içki içene hatta zina edene nasihat edilir, bid’at ehline yok. Bid’at ehli ile birarada bulunmayın.
Bir elma düşünün, birçok elementten oluşuyor, diyelim ki çok az miktarda da mağnezyum var elmanın içerisinde. Şimdi, bu çok az miktarda mağnezyumu çıkaralım desek, elmanın tamamı bozulur, elma diye bir şey kalmaz ortada. Bid’at de böyledir. Çok küçük bir değişiklik, yani bid’at, dinin tamamını yıkmaktır. Bid’at, dine insan elinin değmesidir.
Varlıkla imtihan zordur. Ancak bir mürşid-i kâmile bağlanmakla bu imtihanlardan kurtulunabilir. Dinde ton yoktur. Ya siyah ya beyaz, gri yok. Dinde kalbin sabit olması nerede ise imkansızdır ama sabit tutmaya mecburdur. “Ya mukallibel kulub, sebbit kalbi alâ dînik”. Bunun için, iyi arkadaşla beraber olmak olmak lazımdır. Kötü arkadaşla beraber olanın bozulması muhakkakdır.
ali zeki osmanağaoğlu