Enver abim buyurdular ki;
Çok zengin bir adam varmış. Fakat her şeyin sonu olduğu gibi adam da ölüm döşeğinde. Üç çocuğu varmış. Bunları büyük oğlu toplamış ve bir toplantı yapmış. Kardeşlerine demiş ki; “Ben babamın mirasından bir şey istemiyorum, onun duasını istiyorum. Babama ben bakacağım.” Kardeşleri de dünden razı, kabul etmişler ve büyük oğlan, babasını evine getirmiş. Babasına öyle güzel bakıyor ki… Fakat hanımı razı değil. Hergün evde kavga var. “Zaten senin aklın yok, babanın mirasından hiçbirşey istemedin.” diyerek hergün söyleniyor.
Adam bir akşam rüya görüyor. Rüyada aksakallı bir adam diyor ki; “Evladım, falanca yerde 100 altın var, git onu al. ” Diyor ki; “Efendim bu para helal midir? Bereketi içinde midir.?” Adam “parada karışıklık vardır” diyor. Ben haram mal istemem, almam diyor. Sabah olunca hanımına gördüğü rüyayı anlatıyor; hanımı yine başlıyor kavgaya. “Senin aklın yok, alsaydın sıkıntıdan kurtulurduk, diyor.” Aradan bir kaç gün geçiyor, adam yine rüya görüyor. Diyorlar ki; “Falanca yerde 10 altın var, git onu al, ihtiyacını gör.” Yine soruyor; “Helal midir, bereketi içinde midir?” “Karışıklık olabilir” cevabını alınca yine “haram para istemem” diyor. Sabah olunca yine hanımına anlatıyor, tabii ki yine kavga başlıyor. Birkaç gün sonra yine rüya görüyor. Diyorlar ki; “Falanca yerde bir altın var, git onu al.” Yine soruyor, “Bereketi içinde midir.” Diyorlar ki; “Bu helaldir, bereketi de içindedir.” Tamam alıyorum diyor. Ertesi gün yine hanımına rüyayı anlatıyor. Hanımı; “Bir tane de olsa, bari bunu kabul etseydin.” diyor. Adam da “kabul ettim” diyor. Gidip altını alıyor ve çarşıya gidiyor. Çarşıdan bir altına iki balık satın alıp eve geliyor. Hanımı; “Altını aldın mı?” diye soruyor. “Aldım, sonra pazara gidip iki balık aldım, epeydir balık yemedik” diyor.
Balıkları yıkayıp temizliyorlar ve karnını yarıyorlar. Bir de ne görsünler; eşi benzeri bulunmaz bir pırlanta. Hemen diğer balığın karnını yarıyorlar, eşi de orada. Sonra birini sarraflara satmak istiyorlar ama kimse bedelini ödeyemiyor. Nihayet padişaha haber veriyorlar. “Efendim, falancada bir pırlanta var, ancak size layık olur” diyorlar. Padişah adamı çağırıyor. Padişahın hanımı pırlantayı görünce çok beğeniyor ve hemen satın almak istiyor. Padişah 30.000 altın vermiş. Tabii adam ömründe bu kadar parayı bir arada görmemiş, hemen kabul edip pırlantayı satmış. Sonra padişahın hanımı; bunun bir eşi de olmalı, ben onu da istiyorum, diye tutturmuş. Padişah tekrar adamlarını göndermiş ve eşi de var mı diye sordurmuş. Adam da ” var ” demiş. Padişah yine 30.000 altın vermiş ama adam 70.000 altın istemiş ve satmış. Böylece toplam 100.000 altını olmuş.
Adam bu servete iki sebeple kavuştu. 1 – Babasının duasını aldı. 2 – Helal olanı, bereketi içinde olanı istedi. O bir altın, bereketi ile 100.000 altın oluverdi.
Adam bu servete iki sebeple kavuştu. 1 – Babasının duasını aldı. 2 – Helal olanı, bereketi içinde olanı istedi. O bir altın, bereketi ile 100.000 altın oluverdi.
ali zeki osmanağaoğlu