Enver abim buyurdular ki;
Beş vakit namazın en büyük özelliği, arada bir fren yapmak suretiyle, taşın dağdan aşağı doğru yuvarlanmasını biraz olsun, arada bir durdurabilmektir. Kinetik enerji diye bir şey var. Bir şey yukarıdan aşağı doğru düşerken, ne kadar yukarıdan inerse o kadar sürat kazanır, artık onun önünde durulmaz olur. Fakat kar ve yağmur müstesnadır. Çünki, onu melekler indirir. Eğer yağmur tanesi o kinetik enerji ile düşse idi, ebabil kuşlarının taşlarından beter olurdu. Bir yerden girer, bir yerden çıkardı, böyle bir felaket olurdu. Fakat Allahü teala merhametli olduğu için, kulları yağmurdan zarar görmesin diye, onları birer birer meleklerle indiriyor. Yoksa düşünebiliyor musunuz, düştükçe hız kazanıyor. İşte, insanın ömrü de kinetik enerji gibi, dünyaya karşı hırslı, paraya karşı hırslı, şöhrete karşı hırslı, her an bir iki artar. Felaket! Bir iki artar. İki ise dört, dört ise sekiz, sekiz ise onaltı, böyle artar. Onun için, cenab-ı Peygamber “aleyhissalatü vesselam” buyuruyor ki; bu sevgi, her cins günahın en büyüğüdür. Çok felaket. Allahü teala’dan gayrı olan sevgiler, her cins haramın, her cins günahın, her cins hatanın daha büyüğüdür. Namazın en büyük faydası, günde, insanı beş defa frenlemektir. Bir tek gayesi var, o da ölümü hatırlatmaktır. Çünki namaz, ahirete ait bir ibadettir.
ali zeki osmanağaoğlu