Enver abim buyurdular ki;
Mübarekler sohbetlerde buyuruyorlar ki; Feyz, Allah sevgisi demektir. Allah sevgisinin kaynağı, cenab-ı Peygamberdir. Onun kalbinden bütün kainata, şelalelerin, yanında hiç kaldığı feyzler yayılıyor. Ama hazret-i Peygamberin ‘aleyhissalatü vesselam’ derya gibi olan Allah sevgisinden herkes alamaz. Çünki, tamamını almak beş şarta bağlıdır. Kimde ne kadar şart gerçekleşirse, o kadar alır. Beşini birden, yalnız Eshab-ı kiram almıştır. Şartlardan birincisi, müslüman olmaktır. Müşrik, alamaz. İkincisi, Ehl-i sünnet olmak. Bid’at ehli alamaz. Üçüncüsü, Allahü tealanın emir ve yasaklarına uymak. Namaz kılmayan, haramdan sakınmayan alamaz. Dördüncüsü, her zaman her yerde edep sahibi olmak. Allahü tealaya karşı edep sahibi olmak, cenab-ı Peygambere karşı edep sahibi olmak, müslümana karşı edep sahibi olmak, hanımına, çocuğuna karşı edep sahibi olmak. Bu edep şart. Mübarekler buyurdular ki; Bütün şartlar yerine gelsin, edep yerine gelmesin, yine alamaz. Edep; haddini, hududunu, sınırını bilmektir. Beşincisi, görüşmek, konuşmak. Mübarekler buyurdular ki; Selmân-ı Fârisi ‘radıyallahü anh’ beş şarta da haizdi. Ama cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ vefat ettikten sonra şartın biri olmadı. Çünki, temas kalmadı. O da gitti, Ebu Bekr-i Sıddika talebe oldu. Çünki, terakki etmek, ilerlemek ancak konuşmağa bağlıdır. Dolayısıyla, bu beş şart kimlere nasip olmuşsa mübarek olsun. İki buçuk tamam da, gerisi zor. Mübarekleri görenler yine iyi. Mübarekler buyurdular ki; Efendi hazretlerinin elinin değdiği yer, bin sene feyz kaynağıdır. Mesela, Sedat beğ Efendi hazretlerinin elini öpmüştür, Sedat beğin elindeki feyz bin sene devam eder, buyurdular. Dolayısıyla, Mübareklerin elini öpenlere mübarek olsun.
ali zeki osmanağaoğlu