Enver abim buyurdular ki;
Peygamberimiz ‘aleyhissalatü vesselam’, kim kimi severse, ahirette onunla beraber olacaktır, buyuruyor. Ahirette iki yer vardır, başka yer yoktur. Cennet ve cehennem. Allahü teala, yarattıklarının içinde en kötü, en sevmediği şeyi, insanın içinde yaratmıştır. İnsanı da çok mümtaz yaratmıştır. İnsanı en mümtaz yaratmasının sebebi, Allahü tealayı tanımak imkanını, nimetini vermesidir. Başka kimseye bunu vermemiştir. Allahü tealayı müslümandan başka hiçbir şey tanıyamaz. Arş, aks ettirmek, tecelli ettirmek bakımından, Allahü tealanın kudretinin en iyi göründüğü yerdir. Ayna ne kadar berraksa, ondan çok daha berraktır. Allahü teala her yerde hazır ve nazırdır; ancak en iyi Arş-i âlâda tecelli eder. Büyüklük bakımından ise, Cennetin tavanıdır. Cennet ise, o kadar büyüktür ki, Cehennemden çıkan en son mü’mine, orada on dünya büyüklüğünde yer verilecektir. İşte o Arşta, Allahü tealayı tanımak imkanı yoktur. O büyüklüğü, mü’minin kalbinin yanında hiçtir. Ve Allahü teala yarattığı her şeyi mü’minin istifadesi için yaratmıştır. Direkt veya endirekt bir şekilde istifade eder. Ama mü’mini de kendisi için yaratmıştır. Ben tanınmayı sevdim ve sizi onun için yarattım, buyuruyor. Bakın gene sevmek kelimesi geçiyor. Yeryüzünde Allahü tealaya meydan okuyan, insanın nefsidir. Sen nefsine düşman ol, o benim düşmanımdır, buyuruyor. Nefsinin dediğini yapan, nefsinin gideceği yere gider.