Enver abiler buyurdular ki;
İslamiyet, mütabaat dinidir, tâbi olmak dinidir. İslamiyet, söz dinlemek dinidir. İslamiyet, peki demektir. Ama kime, kendisine değil. Kendisine peki dediği zaman kendi kendine kalır. Hiç kimse onun yanında olmaz. Esas barajdan su gelmek varken, esas trafodan elektrik gelmesi varken, niye fişi sokmazsın da kendi kendine dinamo ile elektirik üretmeye veya kuyudan su çıkartmaya uğraşırsın. Zaten derya gibi su var. Boruyu bağla, kabloyu bağla, sigorta atınca ne elektrik üretmek mümkün olur, hem de sıkıntıya sokar. Tasavvufun bütün esası Peygamber efendimize “aleyhissalatü vesselam” tâbi olmaktır. Peygamber efendimize “sallallahü aleyhi ve sellem” tâbi olmak da, ancak insanın Hocasına tâbi olması ile, verilen nasihatlere uyması ile mümkündür. Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretlerinin “kuddise sirruh” en güzel sözlerinden birisi; ”aklımı attım ve kurtuldum” dur. Hocama kavuştum, aklımı bıraktım ve kurtuldum. İnsan hocasına kavuştuktan sonra, bu kitaplara kavuştuktan sonra, hâlâ aklına uyarsa, o akılsızdır.