Enver abiler buyurdular ki;
Abdullah-ı Dehlevi “kuddise sirruh” hazretleri buyuruyorlar ki; Birgün her tarafımı korku kapladı. Cehennem korkusu kapladı. Cehennem ateşi, her tarafımı sardı. Mübarekler Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye’nin son sözünde, Cehennemin tabakalarını anlatıyorlar. Büyük bir korku içinde yaşamaya başladım. Derken, cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ karşıma geldi ve şu müjdeyi verdi; Kimin kalbinde benim sevgim varsa, o kalp, o vücut yanmaz. Cenab-ı Peygamberin “aleyhissalatü vesselam” mendilini ateşe koysan, yanmıyor. Ya Onun ismi, cismi, sevgisi? Elbette ki yanmaz.
Birgün halife Harun Reşid “rahmetullahi aleyh, çok sevdiği, saygı ve hürmet ettiği Behlül Dânâ “rahmetullahi aleyh” hazretleri ile bir yerde karşılaşmış. Harun Reşid, Behlül Dânâ hazretlerine; her yerde seni arıyorum. Böyle dostluk, böyle arkadaşlık olur mu? Hiç bana gelmiyorsun. Bana bir nasihat ver, demiş. Öyle bir yerde karşılaşmışlar ki, saray ve kabristan oradaymış. Behlül Dânâ hazretleri buyurmuş ki; O sarayda yaptığın icraatların hesabını, burada vereceksin. Tek tek soracaklar. Eğer şu kabristan sana bir şey anlatmıyorsa, ben ne anlatayım?