Enver abiler buyurdular ki;
Doksan yaşında çok günahkar birisi, İmam-ı Âzam Ebu Hanife hazretlerine gelmiş, tövbe etmeğe geldim, demiş. Biraz geç kalmadın mı, deyince, Allahü teala tövbeyi ölünceye kadar kabul ediyor. Bak hayattayım, demiş. Haklısın demiş, tövbe etmiş, sonra da ölmüş. Ne oldu? Öbür tarafa günahsız gitti. Çünki vaad-i ilahi var. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirhu innehu kane tevvaba. Sen tesbih et, ondan sonra cenab-ı Hakka tövbe et; ama mutlaka Allahü tealayı afv edici bulacaksın. İnnehu demek, mutlak demektir. Onun için, Allahü tealaya karşı hüsn-ü zanda bulunalım, sakın ha acaba afv oldum mu diye, cenab-ı Hakka karşı su-i zanda bulunmayalım. Allahü teala buyuruyor ki; Afv ettim, sen diyorsun ki; Acaba afv oldum mu! Onun için, en rahat, en huzurlu mü’min, kendisiyle hesaplaşandır. Maalesef, hep başkasını gördüğümüz için, kendimizi bir türlü göremiyoruz. Halbuki kendinize bakın diye, bize ayna veriyorlar. İşte o aynaya bakıp, kendimizi görmemiz lazımdır. O ayna da, mürşid-i kâmillerdir ve Onların eserleridir. Dolayısıyla, Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye, çok mükemmel bir aynadır. O aynaya bakan, onu okudukça, kendisinin ne olduğunu anlayan mü’minden olacaktır.