Enver abiler buyurdular ki;
İnsanlar rızkın peşinden koşar, rızık da onların peşinden koşar. Rızkın miktarı, nefesin sayısı, yazılmıştır, belirlenmiştir. Bu ömür bir an ne ileri, ne geri gider. Vakti gelince, her şey biter. Allah rahmet eylesin, mübarek Hocamız öyle buyurdular; Bir hayat ki, başı yok. Bir hayat ki, sonu yok. Yani, bundan yüz sene evvel hiçbirimiz yoktuk. Bundan yüz sene sonra gene hiçbirimiz yokuz. Arada bir varlık. O da olmayıversin. Onun varlığı ile yokluğu neyi değiştirir? O halde, bu dünyaya niye geldik? Bir mesele var. Dünyaya gelmek için, anne karnına düşmek lazımdır. Anne karnındaki çocuğun hedefi, dünyaya gelmektir. Dünyaya gelmekten maksat da, Cennete gitmektir. Çünki burası muvakkattır. Aramızdakiler tek tek gidiyor. O halde, buradan gidilecek iki yer vardır. Biri Cennet, biri Cehennemdir. Cenab-ı Hak Cenneti, kullarına mekan olarak, aslî vatan olarak yaratmıştır. İşte bu dünyaya gelmemizin sebebi, ahirette Cennete gitmektir. Allah gafletten muhafaza eylesin. Bir mü’min eğer dünyada ölüm ve sonrasını düşünemiyorsa, onun hayatı perişan olmuştur. İşte sel felaketi! Kim umardı ki, bu kadar kişi akşam yatacak, sabaha ölecek? İftara kardeşine gidiyor, iftarını yapıyor, dönerken sele kapılıyor.
Rızkındır yer yer gezdiren seni,
Gafil olma, birgün yer, yer seni.