Enver abiler buyurdular ki;
Mübarekler mükerreren kaç defa buyurdular ki; “Mutlak olan bir şeyi söylüyorum, ahiret hayatı mümine dünya hayatından daha iyi, daha rahat, daha huzurlu, daha kıymetli.” Onun için Mübarekler buyurdular ki; “Sakın ola ki ölümden korkmayın, ölüm bir evin bir odasından diğer odasına geçmek gibidir ve Müslümanlar inşallah gerek Hazret-i Peygamberi “aleyhissalatü vesselam” görerek veyahut da Cennetteki hayatı görerek hiç o acıyı duymayacaklardır.” Onun rızasına uygun yaşamak, Onun rızasına uygun ibadet yapmak, çok büyük bir nimet ve devlet. Mübareklerin de Allah şefaatlerine nail eylesin “kuddise sirruh” hayatta iken buyurdukları vasiyeti; İslamiyeti anlatmaktır, bu da ancak kitaplarla olur. Bu kitapların dağıtılmasına hizmet ve yardım edenler, Hazret-i Peygamberin “aleyhisselam” vârisleridir”. Mûris, vârisini bırakmaz efendim, buyurdular. Yani, veraset veren vârisini yarı yolda bırakmaz. Elimizden geldiği kadar, nefesimizin yettiği kadar, ne kadar elden gelirse, ne kadar mümkün olursa tek noktaya kilitlenmek, tek noktada birleşmek ve buluşmak üzere yaşayalım, o da Kitabevidir. Çünkü, başlangıcımız o, hayatımız o, herhalde sonumuz da o. Bu fırsat bir daha ele geçmez, bu nimet çok büyük. Nimet, eğer kıymeti bilinmezse başka yere gidebilir. Çünkü, bu bir rahmet bulutudur, rahmet bulutu bu rahmete layık ve müstehak olanların üstünde durur ve yağmur verir, bereket verir. Bu nimetin kıymeti bilinmezse yazık olur. Tabii, bilenler var, bilmeyenler var. Bu, bir ihlas meselesidir ama unutmayalım ki bu hizmetlerden nasibi olmayanların sonu iyi gelmiyor. Daha ne yapsın Mübarekler, Elli sene kalbimde olanların hepsini İlmihal’e akıttım, buyuruyorlar. Bu asrın mürşid-i kâmili Tam İlmihaldir, buyuruyorlar. Çünkü, mürşid-i kamiller bunları yazdı efendim, ben değilim buyurdular.