Enver abiler buyurdular ki;
En çok korktuğum şey; Allahü teala Kur’an-ı kerimde buyuruyor ki; “Eğer verdiğim nimetin kıymetini bilmezseniz elinizden alırım.” Bu iman nimetinin kıymetini -Allah korusun, gaflete düşüp de- iyi anlayamazsak, iyi takdir edemezsek, onun hakkını veremezsek cenâb-ı Hak alır. Çünki, cenab-ı Hak Kur’an-ı kerimde buyuruyor ki; “Ben size bir nimet vereceğim, -verdim- siz eğer değerini bilmezseniz vallahi alırım.” Sure-i İbrahim’de geçiyor bu. Mübarekler sohbetlerinde buyuruyor ki; “Bu iman nimetinin şükrü nasıl yapılacak? Onu da cenab-ı Hak Kur’an-ı kerim’de bildiriyor”, buyuruyorlar. Ne buyuruyor orada cenab-ı Hak, -bu iman nimetinin kıymeti için-; “Birbirinizi sevin” buyuruyor. Para yok, pul yok. Gözünü kapatıp saatlerce zikir yok. Beleş. Gidin bir arkadaşımıza, sarılın. Gel bu akşam beraber yemek yiyelim deyin. İşte, iman nimetinin şükrü. O çağırmazsa sen dersin, karnım acıktı gelebilir miyim, diye. Maksat beraber olmak. Dolayısıyla, kaynaşmak, bu nimetin şükrünü eda etmek… Allah muhafaza etsin. Allah sonsuz kere muhafaza etsin, bir din kardeşine dargın olmak, küs olmak, kavgalı olmak -mazallah mazallah- o ancak senin nefsini tatmin eder. Ama öbür tarafta büyük bir devlet elden gider.