Enver abiler buyurdular ki;
Abdülvehhab-ı Şarani hazretleri “rahmetullahi aleyh”, 7 yaşında hafız olmuş. 8 yaşında teheccüd namazına başlamış. Kahire’de asrının en büyük evliyası. Her gidişimizde kabr-i şerifini ziyaret ediyoruz. Birisi anlatıyor; Biz Kahire’de akşamları bir eve gidiyoruz, orada kitaplar okunuyor, sohbetler yapılıyor. Bir gün bir eve gittim, baktım ki herkes sanki ağız birliği yapmışçasına Abdülvehhab- Şarani hazretlerinin aleyhine konuşuyorlar. Çıldırdım ama dinledikçe hak verdim onlara. Benim de Abdülvehhab-ı Şarani hazretlerine karşı kalbim soğudu. Kötü arkadaş adamı perişan eder, dikkat edin. O gece yattım. Rüyamda Kahire karmakarışık, terör, anarşi zirveye çıkmış. Korumak, kurtarmak için bir ordu gelmiş, Kahire’nin etrafını sarmış ama içeri giremiyor. Diyorlar ki; Bu şehrin sahibi, gelsin kapıyı açsın, yoksa anahtarı göndersin biz açalım. Anahtar onda. Bu şehrin sahibi izin vermedikçe biz buradan giremeyiz. Bu şehrin sahibi kim? Abdülvehhab-ı Şarani hazretleri. Anahtarı götürüyorlar, açıyorlar ve giriyorlar içeri. Sabah uyanıyor, ben ne halt ettim diyor. Ertesi gün koşa koşa huzuruna gidiyor, özür diliyor. Beni affedin efendim, diyor. Abdülvehhab Hazretleri; İlla anahtar mı lazım, buyuruyor.
İmam-ı Rabbani hazretleri “kuddise sirruh” hakkında, Serhend Cahili diye bir kitap yazılmış. Hemen hemen bütün büyüklerin lehinde olanlar çok olduğu gibi aleyhinde olanlar da vardı. Mübarekler hayattayken çok daha fazlaydı. Peki niye? Hocamız buyurdular ki; Allahü teala bir kulunu severse, onun için birçok kulunu feda eder… Aleyhinde konuşurlar, dedikoduda bulunurlar, günahlarını alırlar…