Enver abiler buyurdular ki;
Son nefes gelinceye kadar, hiç kimse halinden emin olmasın. Hafv ve reca dediğimiz o korku ve endişeyle, ümitle yaşamakta fayda vardır. Çünki cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyor ki; Öyle haller vardır ki, bir mü’minin Cennete gitmesine bir zır’a kalmıştır, yani şu kadar bir yer kalmıştır, onu da hallettikten sonra artık Cennete gidecektir. Orada bir nefsinden, huyundan bir kelam eder, küfre girer. Bütün ömrü ibadetle geçtiği halde, sonunda Cehenneme gider. Hadis-i şerif bu. Öyle insanlar vardır ki, bütün ömrü küfürle, papazlıkla, zulümle geçer. Ölümüne bir zır’a kala bir kelime-i şehadet getirir, tam bir dönüş yapar, Allahü teala onu Cennetine kor.
Birisi, çok mübarek bir zâta talebe olmuş. Aradan bir hayli zaman geçtikten sonra, Cuma günü o mübarek zât banyoya girmiş. Tabii su dışarıdan koyuluyor. Yani, o zamana has bir banyo şekli var. Suyunu, her şeyini hazırlamış, içeri girmiş, banyosunu yapmış, gusül abdestini almış. Talebesi de zekiymiş, belki su yetmez diye bir kova su ısıtmış. İçeriye, oluğa bir kova su dökmüş. Hoca efendi çıkınca, kızdı mı acaba, diye kaçmış. Mübarek zât, benim banyoma bir kova suyu kim döktü, demiş. Falanca döktü diye de söyleyemiyorlar. Döken gelsin, demiş. Gelmiş, sen mi döktün o suyu, demiş. Evet, ben döktüm efendim, demiş. Bana icazetnameyi getirin, sana öyle bir dua ettim ki, artık sana verecek bir şeyim kalmadı. Her şeyi verdim. Çünki suya çok ihtiyacım vardı, demiş. O suyla beraber icazetname almış.
Birisi, çok mübarek bir zâta talebe olmuş. Aradan bir hayli zaman geçtikten sonra, Cuma günü o mübarek zât banyoya girmiş. Tabii su dışarıdan koyuluyor. Yani, o zamana has bir banyo şekli var. Suyunu, her şeyini hazırlamış, içeri girmiş, banyosunu yapmış, gusül abdestini almış. Talebesi de zekiymiş, belki su yetmez diye bir kova su ısıtmış. İçeriye, oluğa bir kova su dökmüş. Hoca efendi çıkınca, kızdı mı acaba, diye kaçmış. Mübarek zât, benim banyoma bir kova suyu kim döktü, demiş. Falanca döktü diye de söyleyemiyorlar. Döken gelsin, demiş. Gelmiş, sen mi döktün o suyu, demiş. Evet, ben döktüm efendim, demiş. Bana icazetnameyi getirin, sana öyle bir dua ettim ki, artık sana verecek bir şeyim kalmadı. Her şeyi verdim. Çünki suya çok ihtiyacım vardı, demiş. O suyla beraber icazetname almış.