Enver abiler buyurdular ki;
Bir gün mübarek Hocamızla oturuyorduk. Dışarıda rahmet yağıyordu. Kardeşim, biz bunu duyuyorduk, ama göremiyorduk. Bakın efendim, rahmet yağıyor. Cenab-ı Peygamber “aleyhissalatü vesselam” buyuruyor ki, inde zikrisalihin tenzilürrahme. Eğer büyüklerin ismi bir yerde anılırsa oraya rahmet yağar. Kardeşim, şu anda rahmet yağıyor, buyurdular. Buraya da rahmet yağıyor. İlla görmek şart mı? Netice şu ki, dünyanın en şanslı insanları biziz. Eğer büyüklerimiz bizim elimizden tutup çekmeselerdi, bizim bu nimetleri bulmamız mümkün değildi. Hangi ilimle bulacaktık? İşte bunun için her şeyin hakkı ödenebilir ama hocanın hakkı ödenemez. Peygamber efendimiz “aleyhissalatü vesselam” buyuruyor ki, Men lem yeşkürünnase lem yeşkürullah, yani, size iyilik eden birisine teşekkür etmezseniz, mesela anne, baba, arkadaş, başta hoca gibi…, istediğiniz kadar cenab-ı Hakka yalvarın, O’na şükretmiş olamazsınız. En evvela sana iyilik yapan ilk mürşidin olan annene, babana teşekkür etmelisin. Çünki, seni kiliseye götürüp vaftiz yaptırmadılar, senin kulağına ezan okudular. Anne baba senin dünyaya gelmene sebep oldular. Hâlbuki Ehl-i sünnet âlimleri bize dinimizi öğrettiler. Hangimiz annemizden babamızdan tam olarak Ehl-i sünnet itikadını öğrendik?