Enver abiler buyurdular ki;
Allah rahmet eylesin, Allah şefaatlerine nail eylesin, Mübarekler ‘kuddise sirruh’ buyurdular ki; Efendim, bu hizmetler durursa, felaketler peş peşe gelir. Çünki birgün müşrikler Peygamber efendimize ‘aleyhissalatü vesselam’ geldiler, sen bir şeylerden bahs ediyorsun, Peygamber olduğunu söylüyorsun. Bir beddua et, biz ölmek istiyoruz. Gökten taş yağsın, ateş yağsın, biz de senin Peygamber olduğunu anlayalım, dediler. Mübarek buyurdu ki; Olmaz. Aranızda ben varken, size böyle umumi bela gelmez. Mübarekler anlattılar, sonra buyurdular ki; Vârisleri de böyle, kardeşim. Yeter ki, onların himmeti, onların nefesi bereketi, onların sevgisi devam etsin..
Bugün kabristana gittim, oradan geliyorum. İnsanın inanacağı gelmiyor. Kırk-elli sene oturmuşuz, sohbet etmişiz, yemek yemişiz, ikisi de kabrin içinde yan yana. Çok gücüme gitti. Hani kurşunla adamı vuruyorlar da, o anda bir şey anlamıyor. Ama vakit geçtikçe, kanıyor.. Küllü şey’in fan. Her şey fanidir. Birgün gelecek, elli-altmış sene sonra, şu gördüğümüz arkadaşlarımızın hiçbiri burada olmayacak. Hepimiz öbür tarafta olacağız. Allah, dinden, imandan, Kur’ândan ayırmasın.