Enver abiler buyurdular ki;
Cüneyd-i Bağdadi hazretleri var. Büyük evliyalardan. Ona, bulunduğu yerde, Bağdat’ta bir papaz geliyor diyor ki; “Cüneyd, sen de bir din adamısın ben de bir din adamıyım. Allah indinde sen mi daha makbulsün ben mi daha makbulüm, bunu bana söyler misin?” diyor. Mübarek buyuruyor ki; bir hafta sonra gel cevabını al. Peki, bir hafta sonra gelir cevabını alırım, diyor. Bir hafta sonra geliyor, bir telaş, diyor ki “Ne oldu?” Diyorlar ki; “Cüneyd-i Bağdadi hazretleri vefat etti.” “Nasıl olur? Bana dedi ki, bir hafta sonra gel, cevabını al.” Vallahi o büyük zatlar boş laf etmez, gel musalla taşının başına bir daha sor, diyorlar. Geliyor musalla taşının başına; Cüneyd, ben sana bir hafta önce bir şey sordum, Allah indinde sen mi daha makbulsün ben mi daha makbulüm. Sen bana bir hafta sonra gel dedin, işte geldim, diyor. Yüzlerce insan görüyor… Mübarek orada belini doğrultuyor ve diyor ki; “Papaz efendi, vallahi son nefeste ben Hristiyan mı olurum, sen Müslüman mı olursun, ben Müslüman mı ölürüm, ben bunu bilmediğim için bir hafta sonraya sana randevu verdim. Rabbime hamdolsun ki ben kelime-i şehadet getirerek imanla ahirete göç ettim. Şimdi artık rahatlıkla söyleyebilirim ki şu anda ben senden daha makbulüm. Ama bu son nefesimi bilmediğim müddetçe, ben sana nasıl diyeyim ki ben senden daha makbulüm. Artık sen kendine bak,” deyince, ne yapsın papaz, “La ilahe illallah Muhammedün Resulullah” demiş, o da Müslüman olmuş. Büyükler boş iş yapmaz, çünkü onlar boş insan değil.