ali zeki osmanağaoğlu
Hocamız buyurdu ki; Kalbden kalbe yol vardır. İş, o yolu ele geçirmektir. O yol ele geçti mi, herşey ele geçmiş demektir. İşte Enver abimizin kalbinden de talebelerinin, sevenlerinin kalbine böyle bir yol vardı. Enver abiler kalbden konuşurdu, laf olsun diye, dünya çıkarı için söz söylediği hiç duyulmamıştır. Karşısındakinin ahireti için söylerdi hep. Onun için Enver abilerden öğrendiklerimiz unutulmuyor, her kelimesi kalbimize tesir ederdi.
Bir bayram sohbeti idi, Enver abiler buyurdu ki; size Mektubat’tan bayram hediyesi olarak iki tane mektub söyleyeceğim, bunları bugün okursunuz. Biri 100 den 2 noksan, diğeri 50 den 2 noksan. 98 ve 48. Biri insanı mum gibi yapar, biri de hizmetlerimizin kıymetini anlatır, buyurdular. O gün öyle kalabalık vardı ki, arkadaşlarımız Enver abilerin etrafından ayrılamıyorlardı, sokaklar dahi dolu, araba kapıya yanaşamıyordu. Yaz günü olmasına rağmen sadece 1 dakikalık şiddetli bir yağmur yağdı, sokak bir anda boşaldı. O arada, Enver abileri almağa gelen araba gelebildi, Enver abiler gitti, o anda yağmur da durdu.
Aynı gün akşama Hocamıza bayram ziyaretine gittiğimizde, babam (Muammer dede), Hocamıza sabahki bu olanları anlattı. Hocamız buyurdular ki; “Enver abi’de silsile-i âliyyenin kokusu var. Onun için arkadaşlarımız ayrılamıyorlar” buyurdular. Yağmur için de, “Enver abinin kerametidir” buyurdular.
Enver abiyi bir gören tekrar görmek isterdi. Fikir ayrılığı olanlar dahi Enver abiyi severdi. Enver abiler, herkese yardımcı olmağa çalışırlar, herkesin derdine çare bulmağa çalışırlardı. Hiç kimsenin kalbini kırdığı görülmemiştir.
Enver abiler, asırlarda ender yetişen çok müstesna bir insandı. Allahü teala rahmeti ile merhameti ile muamele eylesin inşallah.
Fî emanillah