Enver abiler buyurdular ki;
Bir terzi arkadaş, Mübârekler’le bize aynı kumaşdan aynı renk palto dikmişti. Tabî’i o zemânlar genç ve zayıfım. Bir gün nasılsa Mübârekler paltoyu giymek istiyorlar. Bakıyorlar palto dar. Acabâ kilomu aldım diyorlar. Meğer kendilerininki içerde kalmış. Mübârekler o arkadaşı arıyor ve kardeşim kumaş al gel, bir palto diktireceğim diyor. Arkadaşımız paltonun Enver abiye ait olduğunu anladığı hâlde edebinden; efendim bu palto sizinki değil demiyor, olur efendim yeni bir palto yaparız deyip ölçüyü alıp gidiyor. Şu saygı ve edebe bakın. Bu arada hanımanne hocamızın paltosunun içerde olduğunu söyleyince tekrar arkadaşı arıyorlar ve bir yanlışlık oldu kardeşim, o kumaşı Abdülhakîm abiye palto yapın diyorlar.
Mübârekler buyurdular ki; Bize bir adım yaklaşana, biz bin adım yaklaşırız. Serhend ‘den dönerken arabada, kardeşim, siz İmâm-ı Rabbânî hazretlerinden dua ederek ne istediniz, buyurdular. Ben dua etmedim, dedim. İnsan ta buralara gelir de, dua etmez mi, buyurdular. Ben sâdece siz dua ederken âmîn dedim, dedim. Çok isâbetli yapmışsınız kardeşim, buyurdular.