Enver abiler buyurdular ki;
İnsanın aklı, fikri, bilgisi neyi varsa, temâmını Allahü teâlâ vermekdedir. Allahü teâlâ insanın aklını alsa, çocuklar deli diye bu insanı taşlamaya başlar. Mübârek Hocamız buyurdular ki; Bu emânetler kullanıcıya göre ikiye ayrılır. Demek ki, insanın aklı, gözü, kulağı, eli, malı, neyi varsa, âhırete uygun kullansın diye kendisine verilmişdir. O hâlde, kullanma bakımından mal da iki dürlüdür. Ya hayrlı maldır, ya hayırsız maldır. Hayrlı mal bu emânetleri verenin rızâsına uygun olarak kullanılandır. Bu emânete ihânet eder, bunu uygun kullanmazsanız, elinizden alınır.
Hocamız anlatmışlardı; İzacae sûresinde, eğer siz Allahü teâlâya tevbe ederseniz mutlaka afv edilirsiniz, buyuruluyor
Mübârekler, insanın nefsi i’tirâz doludur, buyurmuşlardı. Ne derseniz deyin hayır der. İslâmiyyet iki dürlü öğrenilir. Ya mutlak inanılır. Biz Mübârek hocamıza mutlak inanırız. Mübârekler kendi nefsleri için bir tek söz söylemezdi. Onlar temâmen büyüklerden nakl ederlerdi. İkinci öğrenme yolu, incelemektir. Kitâbları okur inceler.