Enver abiler buyurdular ki;
Mübârekler buyurdular ki; Enver’i gıybet edenleri dinleyenler yandılar. Gıybet edene sus diyene yüz şehîd sevâbı vardır. Yüz kere harbe gitmiş, şehîd olmuş sevâbı var.
Mübârek Hocamız; rûhun gıdâsı dindir, kalbin gıdâsı ilmdir, buyurmuşlardı. İlm olmayan, ya’nî din kitâbı okumayanın, dîni sohbet yapmıyanın gönlü, kalbi ölür. Hasta birden bire ölmez. Evvelâ za’îfler, za’îf, güçsüz bir insanda meydâna gelen acılar, ızdıraplar bedene yansır. Bedende ise ba’zı alâmetler, anormallikler meydâna gelir. Eğer bu ses dıvarını aşarsa deli olur. Ses dıvarını aşmadığı müddetçe de bedeninde bir çok hastalıkların biri gider, biri gelir. Rûhun hastalığı da böyle. Netîce i’tibariyle rûhun gıdâsı nemâz kılmak, Kur’ân-ı kerîm okumakdır, dîni sohbet, zikrdir. Bedeni ve rûhu beraber tahrib eden zehirler; harâmlardır. Hem rûhu hem bedeni dejenere eder, hasta eder.
Mübârek Hocamız; rûhun gıdâsı dindir, kalbin gıdâsı ilmdir, buyurmuşlardı. İlm olmayan, ya’nî din kitâbı okumayanın, dîni sohbet yapmıyanın gönlü, kalbi ölür. Hasta birden bire ölmez. Evvelâ za’îfler, za’îf, güçsüz bir insanda meydâna gelen acılar, ızdıraplar bedene yansır. Bedende ise ba’zı alâmetler, anormallikler meydâna gelir. Eğer bu ses dıvarını aşarsa deli olur. Ses dıvarını aşmadığı müddetçe de bedeninde bir çok hastalıkların biri gider, biri gelir. Rûhun hastalığı da böyle. Netîce i’tibariyle rûhun gıdâsı nemâz kılmak, Kur’ân-ı kerîm okumakdır, dîni sohbet, zikrdir. Bedeni ve rûhu beraber tahrib eden zehirler; harâmlardır. Hem rûhu hem bedeni dejenere eder, hasta eder.