Enver abiler buyurdular ki;
Efendim, bir arkadaşım, bizim Hocamız vefat etdikten sonra biz bölük pörçük olduk, parçalandık. Tabî’i efendim Allah uzun ömür versin ama sizin de Hocanız vefat etdikden sonra, bizim başımıza gelen felâket, sizin de başınıza gelecekdir. Böyle bölük pörçük olacaksınız, parçalara ayrılacaksınız, dedi. Akşam Mübâreklere geldim, ne var ne yok kardeşim, buyurdular. Bir arkadaş burayı ziyârete geldi, bunu anlatdı, dedim. Kardeşim, Mektûbâtın neresinde bölünme olur? İlmihâlin neresi yanlış? Çünki benim şahsî fikirlerim değil, büyüklerin sözleri. Şevahid-ün Nübüvve’nin neresi bölünür? Cenab-ı Peygamberin ‘aleyhissalâtü vesselâm’ hayâtı. Böyle anlatdılar, kat’iyyen bölünme olmaz. Eh ayrılan üç-beş olabilir, onlar da mühim değil efendim, buyurdular.
Mübârekler ‘kuddise sirruh’ buyurdular ki; Kâ’be-i Mu’azzama görüldüğü zemân ilk anda yapılan dua kabul olur. Ya’nî Kâ’be-i Muazzama ile karşılaşınca yapılan dua red olmaz, kabul olur. İnsanın kalbi, Kâ’be’den dahâ kıymetlidir. Çünki onu İbrâhîm ‘aleyhisselam’ yapdı, Allahü teâlâ oraya kıymet verdi. Ama insanın kalbini bizzat Cenab-ı Hak yaratdı. Onun için, kalbin kıymeti, Kâ’be’den yüksekdir. Bir kalb kırmak, yetmiş kere Kâ’be’yi yıkmakdan dahâ büyük günâhdır.
Mübârekler ‘kuddise sirruh’ buyurdular ki; Kâ’be-i Mu’azzama görüldüğü zemân ilk anda yapılan dua kabul olur. Ya’nî Kâ’be-i Muazzama ile karşılaşınca yapılan dua red olmaz, kabul olur. İnsanın kalbi, Kâ’be’den dahâ kıymetlidir. Çünki onu İbrâhîm ‘aleyhisselam’ yapdı, Allahü teâlâ oraya kıymet verdi. Ama insanın kalbini bizzat Cenab-ı Hak yaratdı. Onun için, kalbin kıymeti, Kâ’be’den yüksekdir. Bir kalb kırmak, yetmiş kere Kâ’be’yi yıkmakdan dahâ büyük günâhdır.