Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer….
Bâzı hatıralar vardır ki, kalblere nakşeder. O hatıraları hatırlamak, Cennet hayatı yaşamak gibidir.
Enver abiler buyurdular ki;
Allah rahmet eylesin, Fâtih kolejinde Ahmed Tezbaşar diye bir arkadaşımız vardı. Müdür muâvini idi, çok iyi bir arkadaşımız idi, Allah rahmet eylesin. O bana birgün dedi ki, ne olur birgün beni Mübâreklere bir götür, ölmeden bir göreyim. Dedim daha dur bakalım, daha çok yaşarsın. Görmek istiyorum, dedi. Ben dedim, arz ederim, söylerim, olur. Geldim arz etdim. Efendim dedim, böyle böyle bir Ahmed Tezbaşar abi var. Görüşmek istiyor. Bizim arkadaşlarımızdan mı efendim, buyurdular. Evet efendim dedim. Siz, bizim arkadaşlarımızdan olmak demek ne demek biliyor musunuz, buyurdular. Bakalım Mübârekler ne buyuracaklar diye biz susduk tabii. Hocamız buyurdular ki; Bizim arkadaşlarımızdan olmanın iki hususiyeti var, iki vasfı var efendim. Biri, kitâblarımızı okur ve yayar. İkincisi, vakfa yardım eder. Ben dedim ki, efendim ikisini de yapıyor. Hatta kitâb satışlarına gidebildiği zemânlar bizzat gidiyor. Vakfa da para veriyor, yardım ediyor. Hemen telefon edin, çağırın gelsin buyurdular. Ahmed uçdu, Allah rahmet eylesin. Geldi, Mübârekler çok iltifât etdiler. Unuttum ama galiba alnından da öpdüler. Böyle çok sevdiler o arkadaşımızı. Onun için, ona gıbta ediyorum. Onun içinmıymıntı zemânı değil. Âhiretde herkes iki farzın hesâbını mutlaka verecekdir. Farzın birisi, öğrendiklerin; ikincisi öğretdiklerin.
Enver abiler, asırlarda ender yetişen çok müstesna bir insandı. Allahü teala rahmeti ile merhameti ile muamele eylesin inşallah.
FÎ emanillah