Enver abiler buyurdular ki;
Bir gün Cenab-ı Peygamber buyuruyor ki “aleyhissalatü vesselam” : “Melekler, bir kulun işlediği sevaplarını bir zarf içinde Cenab-ı Hakk’a arz ettiler. Allahü teâlâ buyurdu ki, bu zarfları atın. Ya Rabbi, ibadetleri var, amelleri var, dediler. Cenab-ı Hak; alın bunu. Bu zarflar bana ait değil, buyurdu. Yine Cenab-ı Hak bildirdi o meleklere ki, bu kulumun şu sevaplarını yazın. Ya Rabbi, o kulun bu ibadetleri yapmadı. Cenab-ı Hak da bildirdi ki, o kalbinden bu hizmetleri, bu ibadetleri yapmak niyetini geçirdi. O niyetini ben bilirim. Onda riya yok, gösteriş yok. Çünkü, kalbinden geçirdi, bana yeter buyuruyor Cenab-ı Hak. Alın bunun sevaplarının hepsini verin. Yaptığı amellerde riyakârlık vardı. Ameller düzgün, ama gösteriş vardı. Başkalarından da takdir bekliyordu. Ben, sırf benim için yapılanları kabul ederim. Başkasının karıştığı işte ben yokum.” Netice “ilahi ente maksud ve rizake matlub”. Eğer bir şey yapacaksan kendin karar ver. Bunu insanlar için yapacaksan hiç Allah’tan bir şey bekleme. Eğer Allah için yapacaksan, sil at kalbinden, gözünden, gönlünden, bir başkasının methetmesini veya zem etmesini hiç düşünme Allah için yap, bırak git.