En büyük günah, Allahü tealayı unutarak iş yapmaktır. Kaldı ki, biz namazda bile unutuyoruz. Fakat büyükler bunun çaresini bulmuşlar. Büyükler buyuruyorlar ki; Beş vakit namazı kılan, hükmen yirmidört saat hatırlamış kabul edilir. Bir de, imanımızı, hidayetimizi, her şeyimizi borçlu olduğumuz büyükleri hiç unutmamak, her saniye hatırlayabilmek lazım. Feyz gelmesinin sebebi bu sevgidir. Bunun için iki yol vardır. Birincisi; her an, her yaptığı işte, her attığı adımda, o büyük zâtı hatırlamaktır. Hocam bu işi, bunu nasıl yapardı diye düşünüp, ona göre yapmaktır. Yani O zatı kendi kalbine koymaktır. Bu kişi her saniye hocasını düşünmeğe, her an rabıta halinde olmağa mecburdur. İkinci yol; öyle kıymetli bir iş yaparak kendini sevdirmeli ki, hocasının kalbine girmelidir. Eğer bunu yapabilirse, talebenin her an kendisinin düşünmesine lüzum kalmaz. O, artık büyüklerin kalbindedir. Büyüklerin kalbine gelen feyzlerden istifade eder. Demek ki, feyz alabilmek için, büyük zâtı ya kendi kalbine koymak, ya da onun kalbine girmek lazımdır.
Âb-ı Hayat – 2658
Enver abiler buyurdular ki;
Cenâb-ı Hakkın dünyâda en çok razı olduğu amel; imandan sonra, kullarına iyilik etmekdir, sevindirmektir. En çok gadab ettiği amel ise; küfürden sonra, kalb kırmaktır.