Enver abiler buyurdular ki;
Abdülhakim Arvâsî “kuddise sirruh” hazretleri buyurmuşlar ki; Laf olsun diye dinlemeyin, bunu Mahzar-ı Cânı Cânân buyuruyor. Enver abi de diyor ki; Laf olsun diye dinlemeyin. İmam-ı Şafii hazretleri buyuruyorlar ki; Abbasi halifelerinden birisi, çok zengin, çok güvendiği, akrabası olan birini bir yere vali olarak göndermiş. Vali efendi oraya gidince bakmış ki para bol, dalmış dünyaya, başlamış zulme. Yedikçe şişmanlamış, yedikçe şişmiş. Tabii çok fazla şişmanlayınca, bir hekimbaşı çağırmışlar. Hekimbaşı gelmiş. Hekim efendi, bana bir ilaç ver, zayıflamak istiyorum demiş. Hekimbaşı gözlerini kapamış; efendim, hayatınızı istediğiniz gibi yaşayın, bir ay ömrünüz kaldı. Bundan sonra ilaç da fayda vermez, demiş. Vali şaşırmış, hekimbaşını zindana attırmış. Zindana attırmışlar; ama ne olacak benim halim diye esas zindana vali girmiş. Yemek getiriyorlar, gidin diyor. Bütün malını fakirlere dağıtmış. Zulm ettiği kişilerle helalleşmiş. Bütün paralarını hayır hasenâta dağıtmış. Bir ay sonra hekimbaşını çağırmış. Hekimbaşı gelmiş, buyurun efendim, beni çağırmışsınız, demiş. Vali, sen yalancısın, demiş. Ben niye yalan söyleyeyim, demiş. Vali, ölmedim, iğne iplik kaldım demiş. Hekimbaşı da; beni ölmek için değil, bunun için çağırmıştınız demiş. Hazret-i Ömer ‘radıyallahü anh’; ya Ömer! Ölüm sana nasihatçi olarak yetmez mi? buyuruyor.