Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer….
Bâzı hatıralar vardır ki, kalblere nakşeder. O hatıraları hatırlamak, Cennet hayatı yaşamak gibidir.
Enver abiler buyurdular ki;
Sabahleyin Mübareklerin bir bayram sohbetini dinledim, ne günler yahu. Fatih’te otururken, Hakikat Kitabevi’ne arkadaşlarımız geliyorlardı, doluyorlardı, Mübareklerle beraber biz gidiyorduk. Sohbet yapıyorlardı. Sonra eve geliyorduk. Bir saat veya iki saat sonra kitabevinden bir telefon gelirdi, maşallah yine doldu burası, gene arkadaşlarımız gelmişler. Hadi gidelim kardeşim buyurmuşlardı. Kaç defa! Böyle himmet, böyle gayret. İşte o sohbetlerden bir tanesini teybe almışlar. Onu dinledim sabahleyin, o günleri hatırladım. La ilahe illallah Muhammedün Resulullah. Ne nasihatler Ya Rabbi, ne nasihatler. Herkese ders var o sohbetlerinde. Evlenecek olanlara da var, evlenenlere de var. Ve şöyle başlıyorlar, hiç kimse kimsenin rızkını yemez, hiç kimse rızkını bitirmeden ölmez. Ve buyuruyorlar ki, Hazret-i Peygamber buyurmuş, “aleyhissalatü vesselam” “Ya Eba Hüreyre, sen Allahü tealanın dininden bir mesele öğretmek için, Allahü tealanın dinini anlatmak için evden çıktığın zaman, melekler senin ayaklarının altına kanatlarını döşer. Gökteki melekler, kuşlar sana dua ederler. Karadaki hayvanlar senin için istiğfar eder. Denizdeki bütün balıklar hepsi senin için istiğfar ederler. Allahü teala sana Cennette öyle bir köşk verecek ki, Peygamberler diyecekler ki, kimlere ait bu köşkler? Onun için Cenab-ı hakkın dinine hizmet etmek, Onun dinini kullarına tebliğ etmek, anlatmak o kadar çok sevap.
Enver abiler, asırlarda ender yetişen çok müstesna bir insandı. Allahü teala rahmeti ile merhameti ile muamele eylesin inşallah.
Fî emanillah