Enver abiler buyurdular ki;
Bir mübarek zat buyuruyor ki; Allahü teala kullarına üç şey vermiştir. Bunların ikisi dünyada kalır, birisi ahirete gider. Bir; topraktan yaratıldık. Herhalde toprak olacağız, başka ne olacağız ki. Yani nefsimiz, bedenimiz çürümeye mahkûm. Müminin ikinci varlığı ruhudur. O da âlem-i emirden gelmiştir. İnsan vefat ederken kendi mekânına, kendi makamına gider. O da senden ayrılır. Kala kala kabir içerisinde, mahşerde sana kalan, sadece amellerindir. Yani, yaptıkların, iyiliklerin veya kötülüklerin, neyse. Bunlar öbür tarafa gidecektir. Efendim, kötülük derken tabii insanın içi titriyor. Keşke hiç söylemesek bu kelimeyi ama söyleniyor, var çünkü. Fakat Allahü teala çok şefkatli, çok merhametli, çok affedici olduğu için, bu yapılan hataların temizlenmesi için, beş vakit namazı emretmiştir. Namazlar arasındaki hatalarımız silinsin diye. Yetmedi, Cuma gününü yaratmıştır. Mesela bu gece. İkindi namazında başladı, yarın ikindiye kadar. Şimdi Cuma içindeyiz. Allahü teala bu gecelerde, bu mübarek saatlerde yapılan duaları kabul ediyor ve bir haftalık hatalarımızı, günahlarımızı siliyor. Hatta, Mübarek Hocamızdan işittim, buyurdular ki; Cuma günü ve gecesi ve Ramazan-ı şerif’in 30 gün ve gecesi hiç kimseye azap yoktur. Kâfirler dahi olsa. Yani bu gece her şey duruyor. Bu gecenin şerefi ve büyüklüğü bakımından. Bu da yetmedi; Allahü teâla mübarek geceleri yarattı, bir de, bir ay müddetle Ramazan-i şerif’i yarattı. Yani Ramazan-i şerif; kirli elbisenin temizleyici makinaya girip de öbür taraftan temiz çıkması gibi. Ramezan-i şerif’in birinci günü başlıyor, otuzuncu günü tertemiz olarak insan öbür taraftan çıkıyor. Mutlaka temizleyici… Mutlaka! İmanı olan ve orucu tutan mümin, 3 gün bayram hakkı olarak, bayram sonuna kadar tertemiz oldu. Peki ondan sonra? Kirli havaya mı bağlı, kirli etrafa mı bağlı… Gene başlıyor kirlenmeye; elinde olmayarak diyelim.