Enver abim buyurdular ki;
-127-
Birgün Hazret-i Osman radıyallahü anh abdest alıyormuş. Abdest bitmiş, kurulanmış, gülmeye başlamış. “Ya Emir-el mü’minin, niye gülüyorsunuz diye niye sormuyorsunuz? Neden güldüğümü bana sorun” demiş. Eshab-ı kiram, “Efendim, afv edersiniz, niye gülüyorsunuz?” demişler. Buyurmuş ki; “Birgün benim abdest aldığım yerde, hazret-i Peygamber abdest alıyordu. Cenab-ı Peygamber aleyhissalatü vesselam abdestini aldı, gülmeye başladı. Niye gülüyorsunuz ya Resulallah diye, neden sormuyorsunuz, buyurdu. Biz de; ya Resulallah, neden güldünüz, diye sorduk. Mübarek aleyhissalatü vesselam buyurdu ki; Bir mü’min abdest aldığı zaman, yüzünü yıkarken, bütün günahlarının, (tabi büyük günahlar hariç), su ile beraber aktığını görüyorum. Elini yıkarken, başına mesh ederken, günahlarının döküldüğünü görüyorum. Ayaklarını yıkarken, bütün günahlarının döküldüğünü görüyorum. Ben gülmemeyim de, kim gülsün buyurdu. O hadise aklıma geldi”. Hazret-i Osman radıyallahü anh, Peygamber efendimize sallallahü aleyhi ve sellem, o kadar tâbi oluyor ki, aynı yerde abdest alırken aynı hareketleri yapıyor ve aynı şekilde gülerek aynı şeyleri söylüyor. Dolayısıyla, abdest aldıktan sonra biraz gülmek bu büyüklere tâbi olmak olur. Sormazlarsa, niye gülüyorsunuz diye neden sormuyorsunuz diyerek, bunu anlatmak lazım. Velhasıl, neşeli olmalıdır. Çünki imanlı ve imansız insan arasındaki fark; mü’min, güler yüzlü tatlı sözlüdür, münafık; çatık kaşlı, asık suratlıdır.
-devamı var-
ali zeki osmanağaoğlu
ali zeki osmanağaoğlu