Hocamız Hüseyin Hilmi Işık Efendi’nin “rahmetullahi aleyh”, talebelerine ve sevenlerine nasihatleri:
4-
Se’âdet-i Ebediyyeyi okumak büyük seâdetdir. Cenâb-ı Hak sizi de, bizi de bu se’âdetden ayırmasın. Hergün okuyalım; ezber olsun, kalbimize yerleşsin. Onunla amel edelim; onun rûhâniyyetine kavuşalım. Hakîkatine çok okudukça yaklaşabiliriz.
Sevindirici haller zuhûrunda sevinmeyiniz. Sıkıntılı hâllerde üzülmeyiniz. Bunların hiçbirine kıymet vermeyiniz. İşin başı, haramlardan sakınmak ve nemâzları huzûr ile kılmakdır. Ehl-i sünnet yolunda bulunmak, büyükleri sevmek ni’metine kavuşan kimsenin neş’eli olması, Rabbine hep şükr etmesi lâzımdır.
Eshâb-ı kirâmdan bir zât diyor ki; Peygamber efendimiz “aleyhissalatü vesselam”, bayram günü hutbeye çıkıyordu. Merdiven üç basamakdı. Birinci basamağa çıkdı. Bir şeyler söylüyordu. Kulak verdim, işitdim. Buyuruyordu ki; (Yâ Rabbi, Sen, bir kulunu, anasını-babasını gördüğü hâlde, onların hizmetinde kusûr eden, kalblerini inciten, onların rızâsını, duâsını almayanı Cehenneme sok). Ben de âmin dedim, buyuruyor. O hâlde birbirimizi seveceğiz ama anamızın, babamızın da kıymetini bileceğiz, onların rızâlarını, duâlarını alacağız, gönüllerini alacağız. Hepiniz biliyorsunuz, “Ananın, babanın evlâdına duâsı, Peygamberlerin ümmetine duâsı gibidir.”
Sevindirici haller zuhûrunda sevinmeyiniz. Sıkıntılı hâllerde üzülmeyiniz. Bunların hiçbirine kıymet vermeyiniz. İşin başı, haramlardan sakınmak ve nemâzları huzûr ile kılmakdır. Ehl-i sünnet yolunda bulunmak, büyükleri sevmek ni’metine kavuşan kimsenin neş’eli olması, Rabbine hep şükr etmesi lâzımdır.
Eshâb-ı kirâmdan bir zât diyor ki; Peygamber efendimiz “aleyhissalatü vesselam”, bayram günü hutbeye çıkıyordu. Merdiven üç basamakdı. Birinci basamağa çıkdı. Bir şeyler söylüyordu. Kulak verdim, işitdim. Buyuruyordu ki; (Yâ Rabbi, Sen, bir kulunu, anasını-babasını gördüğü hâlde, onların hizmetinde kusûr eden, kalblerini inciten, onların rızâsını, duâsını almayanı Cehenneme sok). Ben de âmin dedim, buyuruyor. O hâlde birbirimizi seveceğiz ama anamızın, babamızın da kıymetini bileceğiz, onların rızâlarını, duâlarını alacağız, gönüllerini alacağız. Hepiniz biliyorsunuz, “Ananın, babanın evlâdına duâsı, Peygamberlerin ümmetine duâsı gibidir.”