Hocamız Hüseyin Hilmi Işık Efendi’nin “rahmetullahi aleyh”, sohbetlerinden bölümler:
7
Bir gün Taha-i Hakkâri hazretleri, nemâza dururken tekbîr alacakları esnâda, elini şöyle bir sallamışlar. Oradaki talebeleri de bunu görmüş tabî. Bunu acaba hocamız neden böyle yapdı, bundan sonra nemâzı böyle mi kılacağız diye düşünmüşler. Nemâzdan sonra da hocalarına sormuşlar. Efendim, nemâza dururken elinizi salladınız ondan sonra tekbîr aldınız. Bunun sebebi neydi. Halîfe derviş diye bir talebesi varmış, önde gelen talebelerinden. Hatta bunu o sormuş. Hocaları buyurmuş ki; hani bize bir zemân birisi gelmişdi… Birisi Taha-i Hakkâri hazretlerinin büyüklüğünü duymuş, ona talebe olmağa gelmiş. Taha-i Hakkâri hazretleri de gelen bu adama elinde kullandığı, kendi çekdiği tesbîhi hediye etmiş. Fekat hikmeti ilâhi, bu büyüklerin yolunda dert ve belâ nisan yağmuru gibi gelir. Taha-i Hakkâri hazretlerinin o tesbîhi verdiği talebesinin, dert ve belâ yakasını bırakmamış. Bir sel geliyor, tarlasını götürüyor. Bir kurt geliyor, bütün mallarını, koyunlarını telef edip gidiyor. Bir yangın çıkıyor, evi ocağı yanıyor. Bu arada hanımı ölmüş, çocukları ölmüş. Malsız mülksüz, çoluksuz çocuksuz tek başına kalmış. Eyvâh, sıra bana geldi artık. Bu tesbîh benim elime geçeli başıma gelmedik kalmadı, demiş. Korkusundan tesbîhi iâde etmiş fekat ölüm nasılsa gelecek. Ölmiyecek olan var mı? İşte Taha-i Hakkâri hazretlerinin o talebesi de getirip tesbîhi vermiş fekat yine de ölüm gelip onu bulmuş tabî. Tam ölürken de Taha-i Hakkâri hazretleri onu görüyor. Mürşid-i kâmillerin hâli böyledir. Taha-i Hakkâri hazretleri o talebesinin vefât ediyor olduğunu görünce, o sırada bakmış ki şeytân da karşısında, “Ver îmânını, vereyim suyu” diyor. Buz gibi suyu tutmuş karşısında. Onda da harâret var tabî. İblîs de; su vereceğim fekat îmânını verirsen, diyor. Taha-i Hakkâri hazretleri; “İblîse bir tokat vurdum, o sırada iblîs yere yıkıldı, o kişi de îmân ile rûhunu teslîm etdi” buyuruyorlar. Talebeleri daha da fazla şaşırmışlar. “Efendim, o kişi daha sonra size tesbîhi iâde etdi, buradan gitdi.” diyorlar. Taha-i Hakkâri hazretleri de; “Olsun, bir anlık da olsa bizi sevdi ya” buyuruyorlar. Yeter ki düşmanlığı olmasın. Düşmanlık varsa gemiden atılmışdır. Düşmanlığı yoksa, bir parça seviyor olsa yine kurtulur.