Hocamız Hüseyin Hilmi Işık Efendi’nin “rahmetullahi aleyh”, sohbetlerinden bölümler:
14
Peygamber efendimiz “aleyhissalatü vesselam” buyuruyor ki; Cömerd olanların ikrâm etdiği ta’âm şifâdır. Neye şifâdır? Hem kalbe hem de bedene şifâdır. Asıl şifâ kalbe olur. Kalb hastalıkları çeşidlidir. Her dürlü günâh işlemek kalbi hasta yapar. Kalbi hasta olmayan bir insanda, bir alâmet vardır. O da hubb-i fillah, buğd-i fillahdır. Sevdiklerimizi Allah için seveceğiz. Nemâzı Allah için seveceğiz. Allahın düşmanlarını düşman bileceğiz. Allahü teâlâ hubb-i fillah, buğd-i fillahı kime öğretiyor? Mûsa peygambere. “Sen Allahı sever misin?” diyor. O da “Severim yâ Rabbî, nemâz kılıyorum, oruc tutuyorum, zekât veriyorum, herkese iyilik ediyorum, Allah sevgisi böyle olur” diyor. Allahü teâlâ Onu tasdîk etmiyor, kabûl etmiyor. Allahü teâlâ; “Allah sevgisi sadece nemâzla, orucla olmaz, hubb-i fillah, buğd-i fillah ile olur” diyor. Allah için seveceksin, Allah için düşmanlık edeceksin. Allah için düşmanlık edeceğimiz kimseler kimdir? Allahın düşmanlarıdır. Allahın düşmanları şimdi çok. Allahın dînini beğenmeyenler, islâmiyyeti istemiyoruz diyenler Allahın düşmanıdır. İslâmiyyet ne demekdir? Allahü teâlânın emr ve yasaklarıdır. Allahü teâlânın emr etdiği şeyleri seveceğiz, yasak etdiği şeylerden de kaçınacağız. İşte hubb-i fillah, buğd-i fillah budur. Îmânın alâmeti budur.