-HAYATINDAN KESİTLER-
Hüseyin Hilmi Işık efendi’nin rahmetullahi teala aleyh, sohbetlerinden bazı bölümler:
-284-
-284-
Karşıki tepede Yûşâ hazretlerinin kabri var. İşte tam onun altında Efendi hazretleriyle oturduğumuz ağaçlar var. Orada mübârekle evvela nemâz kılardık. Aşağıda erkekler otururdu. Yukarıda da set üstünde kadınlar otururdu. O set üstü de kadınlara mahsus idi. Yabancı kadınlar da olurdu orada… Bizim rahmetli kayınvalide de orada otururdu. Heybeli adadaki rum mektebinden gelen tahsilli kadınlar vardı dedi. (Rum papazlar, orada okurlar. İstanbul’un en zengin kütübhanesi orasıymış efendim. Süleymâniyeden daha çok kitâb varmış. Hep eski çağlardan kalma rumca, eski romadan kalma. Osmanlılar hiç dokunmamışlar. Bakın Osmanlı medeniyetine. Osmanlının yerine rumlar olsa yağma ederlerdi). Yukarıda, o arada oturan kadınlar bakmış ki aşağıda bir kalabalık var. Herkes birisinin etrafında toplanmış. O birisi birşeyler anlatıyor, diğerleri de dinliyorlar. Merak etmişler, iki üç dâne rum kadını biz de gitsek dinlesek olur mu acaba demişler. Onlarda inmişler aşağıya, Efendi hazretlerinin yanına gelmişler. Efendi hazretleri kendinden geçmiş, Mektûbât okutuyordu o zemân. Rum kadınlar gelmişler, Efendi hazretleri otururken bunlar da yanı başında ayakta, on onbeş dakika dinlemişler. Çok hoşlarına gitmiş. Sonra çıkmışlar yukarıya, demişler ki; “Çok büyük âlim, çok derin felesof, felesof” demişler. Efendi hazretleri için; “Neler biliyor, neler biliyor, derya” demişler. Kimbilir, mübârek ne anlatıyordu, onlar gelince, onlara göre birşeyler anlatmışlardır. O büyükler kalb mütehassısıdır. Anlarlar, muhataba göre anlatırlar. Efendi hazretlerinin orada oturmaları gözümün önüne geliyor. Bizim kayınpedere çoğu zemân Şevahid-ün Nübüvve kitâbını okutur, kendisi de izah ederdi. Molla Abdurrahman Câmî hazretlerinin Şevahid-ün Nübüvve kitâbını bastırmak bize nasîb oldu elhamdülillah. Bizim kayınpederi çok severdi, ona okuturdu, kendileri de izah ederlerdi.
-devamı var-