-HAYATINDAN KESİTLER-
Hüseyin Hilmi Işık efendi’nin rahmetullahi teala aleyh, sohbetlerinden bazı bölümler:
-291-
-291-
Efendi hazretleri’ne bir gün gittiğimde baktım ki, giyinmişler, hazırlanmışlar, sokağa çıkacaklar. Ben Beşiktaş’a gidiyorum. Beşiktaş’ta Raûf Efendi’nin dükkânı var, onun dükkânına gidiyorum, sen de gel dedi. Beşiktaşda Raûf Efendi’nin dükkânına gitdik. (Raûf Efendi şimdi İzmir’de.) Beşiktaş’da hâlâ duruyor o dükkân. Büyük cadde vardı Sinanpaşa Câmi’inin yanında. O caddenin baş tarafında idi bakkaliye mağazası. Bu dükkânın yanında da ufacık bağçe vardı. Efendi hazretleri’ne bağçede koltuk koydular, oturdu. Ev sâhibi hizmet ediyordu, ben de Ankara’dan misâfir gelmişdim. Efendim, Ankara’dan bir gün için gelirdim Efendi hazretleri’ne. Harb zemânı olduğundan izn de vermiyorlardı. Ben Cum’a akşamı atlardım trene, İstanbula gelirdim. Pazar günü de akşam oradan trene binerdim Ankaraya gelirdim. Ya’nî bir gün için gelirdim. Efendi hazretlerini göreyim diye. O kadar çok severdim. Efendi hazretleriyle beraber, Beşiktaşda bağçede baş başa oturuyorduk. 1939 senesi idi. Ben yirmisekiz yaşındayım o zemân. Nasılsa, orada usûlümü bozdum. Efendi’ye hiç bir şey söyliyemezdim, sual soramazdım. Orada dükkânın bağçesinde, efendim ben evlenmek istiyorum dedim. Nasıl söylediğime şaşırıyorum. Öyle mi, buyurdu. Ciddî mi söylüyorsun dedi. Hiç unutmam, ciddî kelimesini söyledi orada. Evet efendim dedim. “Peki kiminle evleneceksin?” buyurdu. Kimi emr ederseniz onunla dedim. Hoşuna gitdi tabii. Tekrâr, ciddî mi söylüyorsun, buyurdu. Evet efendim dedim. “Peki öyleyse sen Ziyâ beyin kızı Sîreti alacaksın” buyurdu. Sordu bana, “Olur mu?” dedi. Elbet olur, temâm efendim dedim. Hiç unutmam. Bu benim için bir müjde oldu. Çünki, Ziyâ beyi Efendi hazretleri çok severdi. Bunu herkes de bilirdi. Hatta, Efendi hazretleri her zemân ona dua ederdi. Onun üzülmesini istemezdi. Ankaraya getirildiğinde bile evvela Ziyâ beye telefon edin, iyi olduğumu bildirin, “Tek üzüntüm, Onun üzülmesidir” demişti.
-devamı var-