-HAYATINDAN KESİTLER-
Öğretmenlik hayatı:
-3-
Buyurdular ki; Bir gün bahçede oturuyorduk, kanepede yan yana. Karşıdan bir bey girdi içeri. Tabii, Efendi’nin yanında oturunca ben kalktım, ona yer vereyim diye başka kanepeye geçdim. İkinci kanepeye geçdim belki gizli konuşurlar diye. Beş on dakika konuştu, kalktı, gitdi. Beni çağırdı mübârek. Sen bunu tanıyor musun dedi. Tanımıyorum efendim dedim, başka bir şey söylemedim. Efendi hazretleri de o beyin Ankara’da bir lisede muallim olduğunu söyledi. Buna Mazhar bey derler, kimya muallimidir. Bu beni dinlemiyor dedi. Benim sözümü dinlemiyor ama çok zararını görecek dedi. “Talebeye bol numara ver diyorum, o inadına hep kıt numara veriyor. Benim sözümü dinlemiyor, Onu tayin ederler” dedi. (Hakikaten, o sene Zonguldak’da sanat mektebi’ne verdiler. Ya’nî, liseden aşağıya, orta mektebe kimya hocası verdiler Mazhar bey’i). Mazhar bey, benim sözümü dinlese rahat eder. Sen hoca olunca benim sözlerimi unutma dedi mübârek. Ben de, efendim bizi öğretmen yapmazlar, bizi hastanelere tayin ederler, Biz eczacılık yaparız, öğretmen sınıfı ayrıdır dedim. Mübârek güldü ben öyle söyleyince. Sen şimdi eczacısın ama zararı yok, öğretmen olunca benim sözlerimi unutma dedi.
-devamı var-