BÜTÜN BUNLARA RAĞMEN
Sevdiklerinden biri, bir gün huzûrlarına,
Gelerek şu şekilde, bir suâl sordu ona:
Gelerek şu şekilde, bir suâl sordu ona:
“Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî mi yüksektir,
İmâm-ı Rabbânî mi, merak eder bu fakîr?”
İmâm-ı Rabbânî mi, merak eder bu fakîr?”
Abdülhakîm Efendi, cevâben o kimseye,
Başladı Abdülkâdir Geylânî’yi övmeye.
Başladı Abdülkâdir Geylânî’yi övmeye.
Buyurdu: “Gavsül âzam, idi ki bu büyük zât,
Ânında yetişirdi, istese her kim imdât.
Ânında yetişirdi, istese her kim imdât.
Öyle çok kerâmeti, vardı ki onun hattâ,
Duâsıyle ölüyü, döndürürdü hayâta.
Duâsıyle ölüyü, döndürürdü hayâta.
Kendi zamânındaki, bilcümle evliyânın,
Fevkinde bulunduğu, kesin idi bu zâtın.
Fevkinde bulunduğu, kesin idi bu zâtın.
Ve kıyâmete kadar, her Velî’ye feyiz, nûr,
Onun vâsıtasıyle, erişir, vâsıl olur.
Onun vâsıtasıyle, erişir, vâsıl olur.
Mübârek cemâlini, görseydi biri elhak,
Allahü teâlâyı, hâtırlardı muhakkak.
Allahü teâlâyı, hâtırlardı muhakkak.
Dört yüz kişi yazardı, vâzını muntazaman,
Birbirinin sırtında, yazarlardı çok zaman.”
Birbirinin sırtında, yazarlardı çok zaman.”
Böylece bu Velî’den, bahsedip uzun uzun,
Çok kerâmetlerini, anlattı önce onun.
Çok kerâmetlerini, anlattı önce onun.
Sonunda buyurdu ki: “Bütün bunlara rağmen,
İmâm-ı Rabbânî’nin âşıkıyım ama ben.”
İmâm-ı Rabbânî’nin âşıkıyım ama ben.”
ÎMÂNIN KUVVETİNDEN
Hâbil Efendi diye, vardı ki bir terzisi,
Pek çoktu Efendi’ye, bağlılığı, sevgisi.
Pek çoktu Efendi’ye, bağlılığı, sevgisi.
O’na öyle ihlâsla, bağlıydı ki o hattâ,
Böyle hâlis bağlılık, az bulunur hayatta.
Böyle hâlis bağlılık, az bulunur hayatta.
Bir gün ziyâretine, giderken Efendi’nin,
Düşündü ki gidince, sorayım şunu ilkin.
Düşündü ki gidince, sorayım şunu ilkin.
Diyeyim ki: “Efendim, istemiyorum ama,
Çok kötü düşünceler, geliyor hâtırıma.
Çok kötü düşünceler, geliyor hâtırıma.
Hiç kurtulamıyorum, ben bu vesveselerden,
Îmânıma bir zarar, gelir mi bu şeylerden?”
Îmânıma bir zarar, gelir mi bu şeylerden?”
Bunları düşünerek, vardı huzurlarına,
Girince, sohbetini, kesti ve baktı ona.
Girince, sohbetini, kesti ve baktı ona.
Ve hemen buyurdu ki: “Bir müslümanın eğer,
Hâtırına gelirse, çok fenâ düşünceler,
Hâtırına gelirse, çok fenâ düşünceler,
Onun kötülüğüne, bir işaret değildir,
Îmânının kuvvetli, olduğuna delîldir.”
Îmânının kuvvetli, olduğuna delîldir.”
Henüz suâl etmeden, almıştı cevâbını,
Efendi, daha sonra, ikmâl etti vâzını.
Efendi, daha sonra, ikmâl etti vâzını.
-devamı var-
Evliyalar Ansiklopedisi