Muhammed Ma’sûm “kuddise sirruh” hazretlerinin, vefat ettiği sene, Şa’bân ayının onbeşinci gecesi, ya’nî duaların kabul olduğu, ecellerin takdîr edildiği Berât gecesinde, talebelerinden bazı hâdiseleri sorup cevap aldı. Sonra da; “Bir kutbun ismini yaşayanlar defterinden sildiler” buyurarak, vefat edeceğine işâret etmiştir. Yine vefatına yakın bir zamanda bir yerde durup; “Pek yakında kemâl sahiplerinden birinin mezârı burası olur” buyurdu. Vefat edince kabrinin orası olduğunu görenler bu sözdeki işâreti anladılar. Yine o günlerde babası İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh” hazretlerinin kabrini ziyâret ettiği sırada ondan âhıretin hâllerini sorduğunu ve babasının cevâbında; “Burada herşey rahmet iledir” buyurduğunu bildirdi ve ertesi gün vefat etti. Vefatları 1079 (m. 1667) senesi Rebî’ul-evvel ayının dokuzuncu günü öğle vakti idi.
Muhammed Ma’sûm hazretlerinin kıymetli neslinden pekçok evliyâ yetişmiş ve zamanlarının kutbu olmuşlardır. Bütün İslâm memleketlerine feyzleri yayılıp nûrlandırmıştır. Ecdâdlarının vârisleri ve yeryüzünün meşhûrları olmuşlardır. Hidâyet ve irşâdda yüksek derece kazanmışlardır.
Muhammed Ma’sûm hazretlerinin üç ciltlik; “Mektûbât-ı Ma’sûmiyye” adlı bir eseri vardır. Bu üç cildde toplam altıyüzelliiki (652) mektup vardır. Son olarak 1396 (m. 1976) senesinde Pakistan’ın Karaçi şehrinde bastırılmıştır. Fârisî olan bu mektuplar arasından yüzkırkbir aded seçilerek; “Müntehâbât-ı Ma’sûmiyye” adı ile Hakîkat Kitabevi tarafından bastırılmıştır.
Muhammed Ma’sûm hazretlerinin “Mektûbât-ı Ma’sûmiyye” adlı eserinden bazı mektuplar:
Ey mes’ud ve bahtiyar kardeşim! Allahü teâlânın sevdiği kullarının yolunda yürümek arzusunda isen, bu yolun şartlarını ve edeblerini gözetmelisin! En önce sünnet-i seniyyeye yapışmak ve bid’atlerden sakınmak lâzımdır. Çünkü Allahü teâlânın sevgisine ulaştıran yolun esâsı bu ikisidir. İşlerinizi, sözlerinizi ve ahlâkınızı, dînini bilen ve seven, dindar âlimlerin sözlerine ve kitaplarına uydurmalısınız. Sâlih kullar gibi olmalısınız ve onları sevmelisiniz. Uykuda, yemekte ve söylemekde aşırı gitmeyip, orta derecede olmalısınız. Seher vakti (ya’nî gecelerin sonunda) kalkmağa gayret etmelisiniz. Bu vakitlerde istiğfar etmeyi, ağlamayı, Allahü teâlâya yalvarmayı ganimet bilmelisiniz. Sâlihlerle beraber olmayı aramalısınız. “İnsanın dîni, arkadaşının dini gibidir.” hadîs-i şerîfini unutmayınız! Şunu, iyi biliniz ki, âhıreti (se’âdet-i ebediyyeyi) istiyenlerin, dünyâ lezzetlerine düşkün olmaması lâzımdır.
-devamı var-
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi