İmâm-ı Rabbânî hazretleri “kuddise sirruh”, yazdığı kitaplarda hocası Muhammed Bâkî-billah’ı “kuddise sirruh” methetmiş, büyüklüğünü bildirmiştir. Meselâ;“Mebde’ ve Me’âd” risâlesinde şöyle buyurmuştur: “Hayr-ül-beşer olan Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmı görmek ve o zamanda bulunup, sohbetine kavuşmakla şereflenemedik ama, Muhammed Bâkî-billah’ın sohbetine kavuşmaktan da mahrûm kalmadık. Kavuştuğumuz ni’metlere şükürler olsun.”
Muhammed Bâkî-billah’ın “kuddise sirruh” talebelerinden olan ve Hindistan’ın meşhûr hadîs âlimi Abdülhak-ı Dehlevî de şöyle demiştir: “Murâkabe, zikr, râbıta ve huzûru yâd-ı dâşt (devamlı Allahü teâlâyı hatırlamak) hâllerini, ancak Hindistan’a gelip, üstâdların üstâdı olan Hâce Muhammed Bâkî-billah’ın sohbetine kavuştuktan sonra elde edebildim. Muhammed Bâkî-billah hazretleri Hakkı arayan, tâlibleri irşâd eden büyük bir mürşid-i kâmil olup, Hindistan’da bizim hocamız, rehberimiz idi.”
“Târih-i Hafi Hân” adlı eserde de şöyle kaydedilmiştir: “Hâce Muhammed Bâkî-billah “kuddise sirruh”, zamânında kendisine uyulan, tâbi olunan bir mürşid-i kâmil idi. O, o kadar büyük bir evliyâ idi ki, kalem onun büyüklüğünü yazmaktan ve anlatmaktan âciz kalmaktadır… Aklî ve naklî ilimlerde büyük bir âlim idi.”
-devamı var-
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi