Buyurdular ki;
Kalbinde ma’rifet-i ilâhî isteği olmayanla sohbet etme, arkadaşlık yapma. İlmini: mevkî, makam ve övünmek için vesîle eden âlimlerden, aslandan kaçar gibi kaçınız.
Câhil tarîkatçılarla beraber bulunmaktan sakınınız.
Ma’rifetin kısım ve mertebeleri çoktur. İşin esâsı, dînimizin esâsı üzere olmaktır.
Oruç tutmak, Allahü teâlânın sıfatıyla sıfatlanmaktır. Zîrâ Allahü teâlâ yemekten ve içmekten münezzehtir.
Bu yolun büyükleri son derece gayretli ve nâziktirler. Onların yolu, hiç eksiksiz Resûlullahın yoludur.
Rızâ sahiblerine, belâlar musîbet değildir. Onlar belâları beğenmemezlik etmezler. Çünkü, belâları veren yine Allahü teâlâdır.
Resûlullaha tâbi olmak, Ehl-i sünnet vel-cemâat i’tikâdında bulunmak ve bu büyüklerin nisbetini (bağlılık ve muhabbetlerini) kalbinde saklamak, dünyânın her ni’metinden iyidir.
Sâdıklar ve hakîkate erenler sözbirliği ile diyoruz ki: “Sırât-ı müstekim, ya’nî şaşmayan doğru yol, Ehl-i sünnet vel-cemâatin yoludur.”
-devamı var-
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi