[Muhammed Ma’sûm Serhendî “rahmetullahi aleyh”, ikinci cildin yüzkırkıncı mektûbunda diyor ki, (Hadîs-i kudsîde (Bir Velî kuluma düşmanlık eden, benimle harb etmiş olur. Kulumu bana yaklaşdıran şeyler arasında, en sevdiğim, ona farz etdiğim şeydir. Nâfile ibâdet [de] yaparak, bana yaklaşan kulumu çok severim. Çok sevdiğim kulumun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. İstediğini elbette veririm. Bana sığındığı zemân, elbette korurum) buyuruldu.) Bu hadîs-i kudsî, ikinci kısmın onyedinci maddesinin üçüncü sahîfesinde ve Nevevînin (Hadîs-i erba’în)i, 38. ci hadîsinde ve (Hadîka)nın yüzseksenikinci ve (Kıyâmet ve Âhıret)in yüzaltmışdördüncü ve (Fâideli Bilgiler)in altmışbirinci sahîfesinde îzâh edilmekdedir. Farzlarla hâsıl olan kurb, ya’nî Allahü teâlâya yaklaşmak, nâfilelerle hâsıl olandan, elbette dahâ çokdur. Fekat, ihlâs ile yapılan farzlar kurb hâsıl eder. İhlâs, ibâdetleri, Allahü teâlâ emr etdiği için yapmakdır. Ehl-i sünnet olan her mü’minde biraz ihlâs vardır. Takvâ ile ve ibâdet yapmakla, kendisine (Feyz) denilen kalb nûrları gelir. Bir Velînin kalbinden saçılan bu feyzlerden alırsa, ihlâsı çabuk ve çok artar. (Takvâ), harâmlardan nefret etmek, harâm işlemeği hâtıra bile getirmemekdir. Allahü teâlâya yaklaşmak, Onun rızâsına, sevmesine kavuşmak demekdir.
Tam İlmihal Se’âdet-i Ebediyye