Her müslüman, îmânını korumağa çalışmalıdır
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Bid’at sâhibi olanlara, [ya’nî Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” zamânında ve onun dört halîfesi zamânlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydâna çıkarılan, uydurulan sözleri, yazıları, usûlleri ve işleri, ibâdet olarak, inananlara, yapanlara ve yapdıranlara] hurmet eden, dirilerini ve ölülerini medh eden, bunları büyük bilen, dîn-i islâmı yıkmağa, dünyâdan kaldırmağa yardım etmiş olur)buyuruyor.
Her müslümân, hem îmânını korumağa, kapdırmamağa çalışmalı, hem de, Allahü teâlâya ve Onun Peygamberine inanmıyan kâfirleri sevmemelidir. [Fakat, sevmediklerine de, kötülük, zulm yapmamalı, kâfirlere ve bid’at sâhiblerine tatlı dil ve güler yüz ile nasîhat etmelidir. Onların felâketden kurtulmalarına, se’âdete kavuşmalarına çalışmalıdır.] Mazher-i Cân-ı Cânân buyuruyor ki, (Kâfirleri ve bid’at sâhiblerini ve açıkca günâh işlemeğe devâm eden fâsıkları sevmememiz emr olundu. Bunlarla konuşmamalı, evlerine, toplantılarına gitmemeli, selâm vermemeli, arkadaşlık yapmamalıdır. Zarûret ve ihtiyâc olduğu zamân, zarûret mikdârı kadar, bu yasaklara izn verilmişdir. Bu zamân, onlarla ihtilât câiz olur ise de, kalbin yine onları sevmemesi lâzımdır).