Müslümân, kimseye kötülük yapmaz
Müslümânlar, Allahü teâlânın yasak etdiği, zararlı şeyleri almaz, kullanmaz, dinlemez, okumaz ve bakmaz. Kimseye kötülük yapmaz. Kendine zarar verene karşılık yapmaz. Sabr eder. Ona tatlı dil ile, güler yüz ile nasîhat verir. Müslümânlar, Allahü teâlânın emr etdiği iyi şeyleri öğrenmek, öğretmek ve yapmak için uğraşır. Fen bilgilerini kâfirlerde de araşdırır. Târîh boyunca, insanlığın üstün bir varlık olduğunu düşünemiyenler, islâm dînine düşmanlık etmiş, gençleri aldatmağa uğraşmış ve hiç ummadıkları bir zamânda yıkılıp, o, sımsıkı sarıldıkları dünyâ zevklerini bırakmış, Cehenneme gitmişlerdir. Çoğunun ismi unutulmuş, nâm ve nişanları kalmamış, fakat islâm güneşi nûrunu dünyâya yaymağa devâm etmişdir.
Kâfirler, dünyânın dışı tatlı, içi acı olan ve dışı yaldızlı, içi zehrli olan ve başlangıcı hoş, sonu boş olan râhatlığına ve güzelliğine sarılıyor. Müslümânlar, Kur’ân-ı kerîmin emrlerine, ya’nî Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” yoluna sarılmalı ve bu ışıklı yolda ilerlemeğe durmadan çalışmalıdır. Dinde sonradan meydâna çıkan, din düşmanları, (Dinde reformcular) tarafından ve câhil, ahmak kimseler tarafından uydurulan, bid’atlerden sakınmalıdır.]