– dünden devam –
Bâyezîd-i Bistâmî; “Nûh peygamberin gemisidir.” dedikten sonra, râhibe;
“Ey râhip! Birçok sorular sordun. Biz onları cevaplandırmaya çalıştık. Müsâde ederseniz benim de sorularım var. Fakat ben bir sorudan başka sormayacağım. O da şudur: Cennet’in anahtarı nerededir? Cennet kapılarının üzerinde ne yazılıdır?” Râhip sustu ve cevap vermekten kaçındı. Diğer râhipler bu duruma bozuldular ve; “Ey büyüğümüz mağlup mu oluyorsun?” dediler. O da; “Hayır mağlûb olmak istemiyorum.” deyince; “Peki öyleyse niçin cevap vermiyorsun.” dediklerinde; “Şâyet cevap verirsem benim cevabıma katılır mısınız?” dedi. Bunun üzerine hepsi birden söz verdiler. Râhip; “Dinleyin, şimdi cevap veriyorum. Cennet’in anahtarı ve kapılarının üzerinde yazılı olan ibâre; Lâ İlâhe İllallah Muhammedün Resûlullahdır.” deyip müslüman oldu. Diğer râhipler de hep bir ağızdan Kelime-i şehâdeti getirip müslüman oldular. Bâyezîd-i Bistâmî de onların yanında bir süre kalıp İslâmiyeti öğretti. Böylece onun buraya gitmesinin hikmeti anlaşıldı.