İblis, Mûsâ aleyhisselama mülâki oldu ve: “Ya Mûsâ, sen Allahü teâlâ’nın risâletle seçtiği bir peygambersin. Benim durumum sence mâlum. Tevbe etmek isterim. Benim için şefaatci ol” dedi. Mûsâ aleyhisselam Tûr-i Sinâ’dan dönerken, kendisine Allahü teâlâ: “Emanetini yerine getir” buyurdu. Mûsâ aleyhisselam meseleyi anlattı. Allahü teâlâ: “Âdem aleyhisselamın kabrine secde etsin, dileğini yerine getireyim ve tevbesini kabul edeyim” buyurdu. Mûsâ aleyhisselam vaziyeti İblis’e anlatınca, “Ben onun dirisine secde etmedim, ölüsüne secde eder miyim?” diye böbürlenip kibirlendi ve kızdı. Sonra Mûsâ aleyhisselama: “Sen ki benim için çalıştın, bana hakkın geçti. Üç yerde beni hatırla. Zira o zamanlar sen en zayıf ve ben de en güçlü olurum. İnsan oğlunun kalbini feth eder ve kendime uydururum. Birincisi, kızdığın zaman. O zaman ruhum kalbinde, gözüm gözünde ve kanın damarda cereyânı gibi vücuduna dahil olurum. İnsan kızdığı zaman nefsini körüklerim, artık ne yaptığını bilmez olur. İkincisi, cihad ve hizmet zamanlarında beni hatırla. O zamanda ben mü’minlere yanaşır; karısını çocuğunu geride bıraktıklarını hatırlatır ve onu ihlâsla cihâd’dan soğuturum. Üçüncü de, mahremin olmayan kadınlarla yalnız kalınca. Sakın ola yalnız kalma. Ben arada elçilik yapar ve mutlaka fitneyi ve şehveti uyandırırım.