Bir Mecusî, yani ateşe tapan, kendi din gayretiyle, insanlar için çok lüzumlu bir yere, güzel bir köprü yaptırır. Sultan Mahmud Gaznevî hazretleri bu köprüyü görünce, yaptıran kişiye duâ etmek ister. Bunun üzerine yakınları, köprüyü yapanın Müslüman olmadığını söylerler. Sultan Mahmud Hân bu kişiyi çağırtır, ona teşekkür edip der ki: “Güzel ve faydalı bir hizmet yapmışsın. Gel, bir de Müslüman ol! Allahü teâlânın rızasını da kazan, ahıretini de kurtar, Cennetlik ol!” Mecusî kabul etmez. Sultan, masrafının iki katını vererek köprüyü satın almak ister. Mecusî yine kabul etmez. Der ki: “Ben bunu dinim için yaptım, parayla satmam!”
Bâtıl dini için bile, yaptığını parayla değişmez. Padişah, bedelini çok daha fazla vererek satın almakta ısrar eder. Mecusî yine kabul etmez. Zorla alacaklarını zanneder. “Canımdan olurum da, köprüyü vermem!” diyerek köprüden kendisini aşağı atar.
Ferideddîn-i Genc-i Şeker “rahmetullahi aleyh” hazretleri bunu anlatırken buyurur ki: “Ey Müslüman! Sen din gayretini Mecusî’den mi öğreneceksin? O dini için canından oldu. Senin gayretin nerede?..”