Muhammed Bâkî-billah “kuddise sirruh” hazretleri, bir mürşid aramak için Mâverâünnehr şehirlerini gezerken, Hâcegî İmkenegî “kuddise sirruh” hazretlerine rastladı; “Ey oğul, senin yolunu gözlüyordum!” buyurmasıyla, onun huzûruna kavuşup, çok yardım ve ihsânlar gördü. Muhammed Bâkî-billah, Hacegî İmkenegî hazretlerinin huzurunda sadece 3 gün kaldı. Bu kısa zamanda yetişip, yüksek derecelere kavuştuktan sonra hocası ona şöyle buyurdu: “Sizin işiniz, Allahü teâlânın yardımı ile tamam oldu. Hindistan’a gidiniz. Çünkü bu silsile-i âliyyenin sizin sâyenizde parlayacağını görüyorum. Bereket ve terbiyenizle orada, sizden çok istifâde edip, büyük işler yapanlar gelecek.”
Böylece ikinci bin yılının müceddidi İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh” hazretlerinin orada yetişeceğini müjdeliyordu. Hâcegî İmkenegî hazretlerinin, Muhammed Bâkî-billah’a hilâfet ve tam bir icâzet verip, Hindistan’a gönderdiğini duyan talebelerinden bâzıları gayrete gelip, aralarında bir huzursuzluk hâsıl oldu. Kendileri uzun müddet orada oldukları halde, yeni gelen bir gencin 3 günde tam bir icâzetle dönmesi onları düşündürmüştü. Hâcegî İmkenegî hazretleri bu durumu duyunca şöyle buyurmuştu: “Dostlarım bilsinler ki, bu gencin işini tamamlayıp buraya bizim yanımıza gönderdiler. Lambanın yağı ve fitili tamam idi, bize sadece kibriti çakmak kalıyordu. Yanımıza hâllerinin doğru olup olmadığını kontrol için geldi. Şüphesiz öyle gelen böyle gider.”