Cebrâîl aleyhisselâm Hazret-i Ebû Bekr’e “radıyallahü anh” çok hurmet edermiş. O içeriye girdiği zemân hep ayağa kalkarmış. Bu durum Resûlullah Efendimizin dikkatini çekmiş. “Kardeşim Cebrâîl, diğer eshâbım geldiğinde hiç ayağa kalkmıyorsun ama Ebû Bekr geldiği zemân ayağa kalkıyorsun. Bunun sebebi nedir?” diye sormuş. O zemân Cebrâîl aleyhisselâm buyurmuş ki; “Ebû Bekr “radıyallahü anh” benim hocamdır. Benden evvel Allahü teâlâ yüz bin Cebrâîl yaratdı, hepsine süal sordu, sen kimsin ben kimim diye, hiçbirisi bilemediler ve onları yok etdi. Sıra bana geldi, bana da aynı süâli sordu ve ben de bilemedim. Ben de yok edilecekdim. Hazret-i Ebû Bekr’in “radıyallahü anh” rûhu bir fânus içinde geldi ve; sen her şeyin sâhibi, her şeyin yaratıcısı Râbbil Âleminsin, Allahü teâlâsın, âlemlerin Rabbisin, ben ise senin âciz bir kulunum diyeceksin, dedi. Ben de onun söylediklerini söyledim ve kurtuldum. Ebû Bekr “radıyallahü anh” olmasaydı ben de yok edilecekdim. Bu sebeble, o benim hocamdır.” Onun için Hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü anh” içeriye girdiği zemân, Cebrâîla aleyhisselâm ayağa kalkarmış. Cebrâîl aleyhisselâm meleklerin en üstünüdür. Hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü anh” gelince ayağa kalkıyor.
Hüseyin Hilmi Işık Efendi (rahmetullahi aleyh)
Kelime-i tevhid söylemeyen, bütün dünyayı âbâd etse de Cennete girmeyecek.
Dinimizin temeli, bildiğini bildirmektir. Bildiğimizi bildirmezsek, ind-i ilâhi de yanarız.
Enver abiler (rahmetullahi aleyh)