- Nemaz kılmamak üç türlüdür. Birincisi farz olduğunu bilmiyordur, ikincisi tembellikle kılmıyordur, üçüncüsü de ehemmiyet vermiyordur. Ehemmiyet vermeyen kâfir olur
- Müslimânlar Allahü tealaya tevekkül eder. Tevekkül, çalışmadan yatıp beklemek değildir. Tevekkül, çalışıp sebebine yapışıp, o sebebin tesirini Allahü tealadan beklemektir. Çalışmadan, bana ver yâ Râbbî denmez. Nemaz kılmadan, yâ Râbbî günahlarımı afv et demeye benzer. Nemaz kılmayanın duası kabul olmaz.
- Hastalığa, sıkıntıya üzülünmez. Ancak hizmetlerine, nemazına mani olursa o zaman üzülünür. Bununla beraber, hastalık ve sıkıntıları istememelidir, hasta olmamak için sebeplere yapışılır, buna rağmen gelirse sabredilir.
- Kalb Allaha yaklaştıkça, Allah sevgisiyle dolar, dünya sevgisi çıkar. O kişi Allahü teala ile görür, Allahü teala ile duyar. Dünyayı hiç kalbine getiremez. Bu başka iş yapmayacak demek değildir. Kalb başka, akıl başkadır. Dünya işleri akıl ile olur. İster matematik öğretmeni olsun, hesab yapsın, ister diş tabibi olsun, kalb Allah sevgisiyle dolu olunca dünya zarar vermez.
- Akl kuvvetleriyle anlaşılanlar, his kuvvetleriyle anlaşılmadığı gibi kalb kuvvetleriyle anlaşılanlar da akıl kuvvetleriyle anlaşılmaz. Onun için evliya kalbden anladıklarını, başkalarına pek anlatmaz. Her üst makamda anlaşılan, bir alt makamda anlaşılmaz. Mesela, Habib makamında anlaşılanlar, Halil makamında anlaşılmaz.
Hüseyin Hilmi Işık (rahmetullahi aleyh)